Neden aniden bu konuyla ilgili girizgah yaptığıma gelince;
Anneler günü yazımda bahsettiğim üzre Ankara'nın biraz dışında naçizane bir bahçemiz var.Yazları sık sık haftasonlarımızı orada geçiririz.Sevdiğimiz dostlarımıza bahçemizde sıklıkla davet verir veya toprakla uğraşırız.Pek anladığımız söylenemez ama.)Olsun yine de ufak tefek ağaçlar onlar bunlar derken zaman geçiriyoruz.
Geçen sene yazın son günlerinden birinde eşim hadi kalk gidelim
dedi.Gündüz rutin işlerimizi yapıp yemeğimizi yedik.Bahçede o sene kiraz ve kayısı ağaçlarımızdan birer tanesi kurumuştu.Herhalde bir hastalık olacak.Hafta içi babamın şehir dışı işleri,eşimin yoğunluğu derken ağaçları kestirememiştik. Derken akşam üstü devasa bir baykuş bahçede cirit atmaya başladı.Kurumuş ağaçlardan birinin dalında tünedi.Başta önemsemedik ancak gecenin ilerleyen saatlerinde maalesef biraz ürkütücü olunca pılımızı pırtımızı toplayıp yola revan olduk.
Sonraki gittiğimiz günlerde yine aynı manzara ve benzer sahneleri yaşadık,derken annem her nedense baykuşun uğursuzluğuna inandırdı kendini.İnternette araştırdığım kadarıyla,baykuş virane yerleri veya kuru ağaçları mesken tutarmış.Hatta gittiği yeri öylesine benimsermiş ki bir daha hiç gitmezmiş,zira evinin balkonuna baykuş dadandığı için taşınmak zorunda kalan insanları dahi okudum.Aslında internette daha pozitif anlatılar da görmüştüm.Eve bereket getirdiğiyle ilgili çeşitli şehir efsaneleri.Anneme sıklıkla Allah'ın yarattığı canlı ayol ne olacak diye telkinde de bulunsam gittikçe bahçemizi onlar işgal ediyor bizse belli saatlerde eve dönüyorduk.Çok geçmeden babam kayısı ağacını kesti,ancak kiraza kıyamayınca bu yıl da de baykuş ziyaretlerimiz maalesef kesilmedi.
Bu sene kimi sıkıntılar yaşadık.Pek tabi gayet insanidir sıkıntılar,ancak annem yaşadığı o çok zorlu günleri baykuşların uğursuzluğuna bağlıyor maslesef.Aslında annem bunu bana söyleyene kadar yaşadıklarımı baykuşlara addetmemiştim ancak ürker oldum .Evet negatif düşünce kesinlikle insanların arasına sirayet etmeyi seviyor.Bilmem bu konuda bir bilginiz var mı?Anlatasım geldi.Ah bu baykuş bizim birşeylerin üzerine aplike ettiğimiz şirinlikte bir canlı pek de değilmiş.)
Bu hafta sonu sonbahar turlarımızı yine bahçede atmaya karar verince hemen örgümü de yanıma aldım.
Başıma öyle bir iş almışım ki,ör ör bitiremedim.Artık instagrama koymaya utanır oldum.)hala bitmedi şu kızın battaniyesi diyecekler diye korkuyorum.Ama inanın asla kolay bir iş değil.Heleki birleştirmeyi de dikerek değil örerek yapınca işlerim daha da büyüdü.Herhalde bu ilk ve son battaniyem olacak.)Renkleri mi?Ah evet nasılda neşeli.
Sonbaharda yaprakların arasına gömülüp biraz da kitap okudum kahvemin yanında.
Fotoğraf kendini anlatıyor zaten...Ben daha derine inemem ama Allahım ne büyük ki İlk bahar ayrı güzel Güz ayrı...Ah o gazellerin yerde dans edişi,üzerine bir de yağmur yağmasın mı.İşte dedim yaşamak bu.Gülümsemek bu...
Bu arada bloğa ekledim mi hatırlayamadım.Arkdaşım Sevgi'nin ingiltereden getirdiği Tilda Craft kitabımdan bir projeyi sevdiğim bir arkadaşım için diktim.
Çok pratik ve renkli bi uygulama oldu.Aslında vaktim olsa yapımını anlatırdım ama iş hayatına geri dönünce malesef detayları anlatmak için zaman bulamıyorum.
Benden bugünlük bu kadar.Yazdıkklarlarımın az da olsa okunduğunu bilmek iyi geliyor.Bana da çok yazmalısın diyen bir okuycum vardı.Sevgi ve selam ile...Şimdilik Hoşçakalın...